MİMARLIK VE ZEKANIN BULUŞTUĞU YER; KARADENİZ RİZE MİMARİSİ
Türkiye’nin kuzeyinde bulunan denizden ismini alan Karadeniz Bölgesi, kendine has doğası, mimarlığı ve günlük hayat tarzının yanı sıra, en yeşil bölge olma özelliğine de sahip. Coğrafya derslerinden hatırlayacağınız üzere, “dağlar kıyıya paralel uzanıyor,” bu da iklim, tarım, kent planlaması ve ulaşım ile beraber, insanların günlük hayatına da tamamen etki ediyor.
Karadeniz insanı problem çözme konusundaki üstün yeteneği ile dillere destan. Özellikle, zorlu coğrafi koşullardan kaynaklanan yapısal bir zorluk ile karşılaştıklarında, Karadenizliler gerçekten ilginç çözümlere imza atabiliyor; hatta kendi evini kendisi yapanlar da yok değil. Karadeniz mimarlığının en ilginç örneklerinin doğum yeri de genellikle Rize. Fonksiyonel tasarım fikirlerinden işte birkaç örnek:
Miras Evi İkiye Böldüler: Rizeli iki kardeş, babalarının vefatından sonra kalan miras evi nasıl değerlendirecekleri konusundan anlaşamayıp, 120 metrekarelik evi ikiye bölmeye karar vermişler. Kardeşlerden biri kendi payına düşen kısmı yıkıp 3 katlı bir bina inşa etmiş. Binanın diğer yarısı ise öteki varis tarafından hala odunluk olarak kullanılıyor.
Girişe Ulaşmak için 8 Katlı Merdiven: Rize’de eğimli araziye inşa edilen 8 katlı binanın giriş katına ulaşmak için, yapıya dışarıdan 8 kat merdiven eklenmiş (asansör yok!). Cümle tekerleme gibi, ama fotoğraf montaj değil.
29 Yıllık Ahşap Köprü: Artvin’de, ana yoldan evine kolayca geçmek isteyen emekli amca, nehir üzerine kendi köprüsünü inşa etmiş. 29 yıl önce ilk yaptığında sadece yaya geçişi için tasarladığı köprüyü, 1995’te yenileyerek 3,5 tonluk arabaların geçişine de uygun hale getiren Karadenizli, köprüde kontrollü geçişi sağlamak için barikat eklemiş ve evinden elektrik çekerek köprüsünü aydınlatmış.
Binalar Arasındaki Köprü: Rize’de yan yana inşa edilmiş olan iki binanın sakinleri, yangın tehlikesine karşı ilginç bir çözüm geliştirmiş. Binalardan birinde yangın çıkması haline, apartman sakinleri 7. katta bulunan köprüden diğer binaya geçecek. Böylece alt katlardan birinde yangın çıkması halinde üst kata hızlıca ulaşıp, diğer binadan tahliye olacaklar. Tasarımları ile gurur duyan bina sakinleri, “Çok şükür köprüyü daha hiç kullanmadık, inşallah bundan sonra da kullanmayız,” diyor.
Yolun Ortasında Cami: Rize’nin köylerinden birinde, köylüler yeni camiyi nereye inşa edecekleri hususunda anlaşamamış. Her eve yakın konumda yer almasını isteyen köylüler, köyün ortasında ana yola camiyi kondurarak sorunu çözmüş. 8 yıl süren yapım sürecinin sonunda cami tamamlandığında, araç geçişi için 5 metre genişliğinde ve 3 metre yüksekliğinde bir pasaj ortaya çıkmış.
İndir – Kaldır Minare: İlginç fikir yine Rize’den. 7 metal varilin birbirine eklenmesi ile yapılan minare, kışın yatırılıyor ve çığ düşmesi sonucu devrilmesinin önüne geçiliyor. Yazın ise tekrar dikiliyor.
Bir başka minare ise turistik bir işletme sahibi tarafından tasarlanmış. Tasarım, ahşap bir caminin yanındaki eski elektrik direğinin üzerine iliştirilmiş birkaç araba lastiğinin boyanması ile oluşturulmuş.
Her Anahtarın Açtığı Kilit: Karadenizli bir mucit, her anahtar ile açılabilen bir kilit icat etmiş ve şöyle bir demeç vermiş:
Camiye Asansör: En üst katında cami bulunan 3 katlı binaya, yaşlıların ulaşımını kolaylaştırmak için dış cepheden asansör eklenmiş.
Labirent Değil, Üstgeçit: Türkiye’nin en uzun üstgeçidi Rize’de inşa edilmiş. Tüm bağlantıları ile uzunluğu 500 metreyi bulan köprü, yayaların hayatını kolaylaştırmış. Tek ihtiyaçları olan şey ise, yanlış yerde üst geçitten inmemek için yönlendirme tabelalarının koyulması.
Rize Mimarlığı Yüksek Lisans Tezi: Rize’deki mimari örnekler İtayla’da bir yüksek lisans tezine de konu olmuş. Politechnico di Milano’da yüksek lisans öğrencisi olan Özden Kaya, tez konusunu “sıra dışı peyzaj mekanları” olarak belirlemiş. Çalışmasının büyük bir kısmında da 80 yaşındaki Bilal Atasoy’un tasarımlarına odaklanmış. Atasoy, kayalık bir bölgede eğimde yer alan evini çelik kablolarla boşluğa asmış. Tek odalık evini 8 yıl önce yapan Atasoy, daha büyük bir mekana ihtiyaç duyunca tasarımına 3 oda daha eklemiş. Evi şu anda kayanın üzerinden 15 metre konsol çıkıyor.
Konsollardan bahsetmişken, Atasoy muhtemelen MVRDV’nin “Balancing Barn”ını hiç görmemiştir… Yoksa görmüş müdür?
Son olarak, Le Corbusier’nin Villa Savoye’si ile ilgili tek kelime söylemeye cesaret edemem ama aşağıdaki iki fotoğrafa uzun uzun baktım:
“Serender” başka bir yazının konusu olacak.
[one_half] [align type=”left”][/align] Yazan Pınar Koyuncu:
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü Mezunu
Nimla
Bu toplanmis bilgi ufkumu acti. Ne yorumu istersiniz ki? Yaraticilik. Cözüm sunma gibi ögeleri iceren resimler, olaylar. Herkes neden anadan dogma mimar degil? demiiiiceeem.